TÜRKİYE- MISIR ANALİZİ
Mısır halkı 40 yıllık Hüsnü Mübarek devrinin yıkılmasıyla yeni bir döneme girmişti. Diktatör rejiminden kurtularak demokrasinin yeşermesini hayal kurmuşlardı. 40 yıl boyunca baskılarla, korkularla yaşam mücadelesi veren halk daha yeniliklere , özgürlüklere ,hürriyetlere, fikir ve düşünce haklarına kavuşmanın düşlerini kurmuşlardı .Halkın çoğunluğu fakir olarak yaşarken azınlık grubu lüks bir hayat sürdürüyordu. Ülkenin kaymağını belirli kitleler ellerinde tutuyordu. Halk baskılarla sindirilmiş bir şekildeydi.
Ülkenin temel sorunları sağlık, kalkınma,, sanayi , istihdam, eğitim ve ulaşım olarak biliniyor. Devrim sonrası Mursi hükümeti bu konularda başarı elde edemedi. Gelişen ve değişen dünya koşullarında Mısır’da yaşayan gençler temel sorunların acil çözülmesini mutlak beklediler. Mısırlı genç kesimin istekleri yerine gelmeyince rüzgar ters yönde esmeye başladı. Mısırdaki askeri yönetim ve zengin iş tayfası seçilmiş Cumhurbaşkanının önünü kesmeye başladı. İktidarı çalışamaz hale getirdiler. Bürokraside büyük engeller koydular. Hükümetin faaliyetlerini kızağa aldılar. Müslüman kardeşleri her defasında köşeye sıkıştırdılar.
Batının desteğiyle Mısır’da seçilmiş cumhurbaşkanına karşı askeri darbe yapıldı. Yönetime tekrar askeri yönetim el koydu. Darbe sonrası binlerce insan zindanlara konuldu. Evleri basıldı. İş yerleri yakıldı. Bankalardaki paralara el konuldu. Müslüman kardeşlerin ve onlara destek veren kesimlerin mal varlıklarına el koydular. Dünya basınına yansımayan onlarca olaylar cereyan etti ve ediyor. Darbe sonrası bir çok yasaklar konuldu. Müslüman kardeşlerin izlerini sürüyorlar. Değişik bölgelerdeki askeri kontroller ve incelemeler net olarak görülüyor. Diktatörlük rejiminin her etkisini toplum içerisinde görmek mümkündür.
Sisi hükümetinin ve yandaşlarının Türkiye üzerine düşünceleri negatif olarak görülüyor. Türkiye düşmanlığı orta doğuda olduğu gibi Mısır’da da hızla yükseliyor. Türkiye ve Mısır arasındaki siyasi gerilim ve zıtlaşma neticesinde Mısır’da Türk düşmanlığı artış gösteriyor. Türk ürünlerine karşı ciddi bir tepkiler ve baskılar sürüyor. Çözümsüzlük süreci ihracat yapan firmalar için büyük bir kayıptır. Mısır gibi büyük pazarı maalesef kaybediyoruz. Mısırdaki dev pastayı Avrupa ülkelerine kaptırıyoruz. Gümrüklerde ürünlerimize karşı engellemeler oluşuyor. Resmi işlemler bırak sırtında ilerliyor. Komşu ülkelerin iç meselelerine karışmanın ve taraf olmanın bedelini ülkemizdeki sanayici ve üretici kesim yükleniyor. Konuştuğumuz, gördüğümüz ve yaşadığımız olaylar bunları ispatlıyor.
Ülkede işsizlik diz boyu olmuş. Yatırımlar askıya alınmış. Güven ortamı bozulmuş. Kalkınma ve ekonomi can çekiyor. İstihdam ortamı kaybolmuş. Korku imparatorluğu her tarafı sarmış. Halk olayları izlemekte yetiniyor.
Mısır ve Türkiye geçmiş kadim tarihi olan iki önemli ülkedir. İki ülke arasında geçmişe yönelik siyasi, kültürel ve ticari olarak hizmetler olmuştur. Birlikte bir çok anlaşmaya imza atmış ülkeleriz. İlişkilerimizin düzelmesi için siyasi girişimlerin hızlanması gerekir.
Türkiye bu dönemde komşu ülkelerle ilişkilerin üst düzeyde olması için ciddi çalışmalar yapmak zorundadır. Orta doğu ve Mısır’da ABD ‘ye karşı büyük tepkiler var. Her olayın altında ABD’NİN parmağının olduğu herkesçe biliniyor. Türkiye, ABD ile dostluk ve ortaklık görüntüsünden dönmelidir. Aksi halde orta doğu ülkelerinde ilişkilerimizin düzelme şansı zayıftır. Ülkemizi ayakta tutan komşu ülkeleriyle olan ticari ve kültürel ilişkilerdir. Çözümsüzlük süreci için milli menfaatler adına yeniden adım atılmalı.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır başta olmak üzere sıkıntılı olan ülkelerle ilgili acil bir çalışma başlatması gerekir. Yaşadığımız politikaların üzerine bir sünger çekmeliyiz. Maziye bir çizgi atarak ileriye ait siyasi ve ticari faaliyetlerin başlaması için girişimler hızlandırılmalı. Uzlaşı ve iyimserlik ortamının bölge ülkelerde yeniden hakim olması gerekir. Türkiye düşmanlığının azalması gerekir. Diplomasiyi iyi şekilde icra yapmalı.