224 MİLYAR DOLAR MİLLİ GELİR KAYBI VAR.
NEREDE BÜYÜME ?
Milletçe çayır biçtik … Bir yıl daha geldi geçti . Yandık ve kavrulduk cayır cayır tarlalarda , harmanlarda ve makine başlarında. Halkımızın tüm işçisi, emeklisi, memuru, esnafı, çiftçisi , yaşlı ve genciyle fedakarca çalıştık. İş , aş ve ekmek uğruna büyük emekler harcandı. Kalkınmak ve istikrarı devam ettirmek için; sanayiciler inanılmaz bir şekilde sahada yer aldı. Tüm yıpranmaların ve emeklerin karşılığını maalesef alamadık. Çileyi çeken vatandaş emeğinin karşılığını göremedi. Halkın alım gücü enflasyon karşısında eridi gitti.
Büyüme oranlarından millet bir rahatlık hissetmedi. Taban kesimi küçülürken, tavan kesimi hızla büyüdü. Servetlerine servet kattılar. İşlerine kılıf bulanlar topluca 11,1 % büyüdüler , 7,4% karınları genişledi. Çalışan vatandaş 11,1% eriyerek 7,4% en az zayıfladı. Büyüyen bir ekonomide tarım ve gıda ürünleri ithal olmaz. Büyüyen ekonomide ithalat azalır, ihracat artar.
2017 yılı GSYH rakamları incelendiğinde ; döviz karşısında bir büyüme olmadı . Ülkenin yüksek enflasyon karşısında alım gücü zayıfladı. 2017 yılında boşa pedal çevrildi. Devlet olduğu yerde patinaj yaptı. 2016 yılı GSYH 2 trilyon 608 milyon TL olmuştu. Döviz olarak 862 milyar 744 milyon dolar idi. 2017 yılında GSYH 3 trilyon 104 milyon TL olarak gerçekleşti. Dolar bazında GSYH 851 milyar 046 milyon dolar hesaplandı. 2016 yılına ait kurlar üzerinden hesaplama yapıldığında ve orantı alındığında ; 2017 yılı GSYH 1 trilyon dolar olarak görülecekti.
Gayrisafi yurtiçi hasılamız 2017 yılında 150 milyar dolar bazında (1 trilyon - 851 milyar = 150 milyar dolar kayıp.) gerilemiştir. Bu gün döviz kuru 1$ 4 TL alınırsa 2017 yılı gayrisafi yurtiçi hasılamız olan 3 trilyon 104 milyon TL’NİN dolar karşılığı 776 milyar dolar yapar. Bu kur hesabından milli gelirimiz 224 milyar dolar kayıp veriyor.Bu durum ülke olarak fakirleştiğimizin ve alım gücümüzün düştüğünün açı bir göstergesidir. Ekonomik büyüme rakamı ,bir demogoji ve fantazidir. 11,1% ve 7,4% büyüme oranı bir ironidir. Makro dengeler acısından çatıdaki deliğin kapatılması gerekir. Kaçakların acil önlenmesi gerekir.
Türkiye’nin dış borç stoku en çeyrek itibariyle 437milyar 996 milyon dolar. Özel sektör toplam dış borç stoku 307 milyar 855 milyon dolar. Kamu toplam dış borç stoku 129 milyar 438milyon dolar. Milli gelirin 52% brüt dış borç stoku olması çok vahimdir. Son yıllarda bu oran hızla artış tırmanıyor. Merkezi yönetim toplam borç stoku 876 milyon TL.
Dış ticaret hacmi toplam 201 yılında 390 milyar 847 milyon dolar. 2017 yılında toplam ithalat rakamı 233 milyar 791milyon dolarken ihracat rakamı 157 milyar 055 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret açığımız 76 milyar 736 milyon dolar oldu. Hacimsel ve pazar payı olarak gerileme açık olarak görülüyor. Dış ticarette 2013 ve 2014 yılındaki yakaladığımız ivmeyi maalesef koruyamadık. Dış politikada hatalar üst üste sıralı geldi. Ülkemizi ayakta tutan büyük pazarları kaybettik. Global rekabet gücümüz ve payımız iniş gösteriyor. Maliyetler ve yüksek enflasyon önlenmiyor. Döviz kur farkları kanser gibi büyüyor.
Tüm bu rakamlara bakıldığında ekonomik büyümenin bir hayal ürünü olduğunu belirtmek isterim. Kişi başına düşen milli gelir bu gün itibariyle 9500 dolar civarındadır.
Genel olarak bakıldığında Türkiye’nin 2001 yılından itibaren milli gelirinde büyüme ve artış görebiliriz. Bu büyümenin ve gelişmenin yarı parçası borca dayalı büyümedir. Borçlanmaların ve kredi mudilerinin sayısında ciddi artış görülüyor. Tasarruf yapanların sayısı çok azdır. Nüfusumuzun yarısı borçludur. Kredili yatırımcılar kur farkları sebebiyle en büyük sıkıntı yaşayanlardır. Kolay krediler bazen kolay iflasları beraberinde getirir. Değişen dünya koşullarında rekabet gücümüzü korumak için maliyetleri düşürmek gerekir. Sanayici ve vatandaş üzerinden mali yüklerin azaltılması gerekir. Her yeni bir yatırım ayrı bir mali yük olarak vatandaşın üstüne biniyor. Vatandaş bu yükü taşıyamaz ise ciddi sosyal patlama oluşur. Sosyal dengeleri korumak gerekir.
Döviz kuruna engel olmak ,enflasyonu düşürmek ,vergi yükünü azaltmak ,zamlara mani olmak , yerli üretime destek olmak ,faizleri aşağı indirmek , dış politika ilişkilerini düzeltmek ,mazot ve benzini ucuzlatmak temel sorumluluklardır