AZGIN DALGALAR GEMİYİ TUTACAK ( ! )
"Tüm dünyada küçülmeler yaşanırken, ülkemiz salgın şartlarına rağmen her alanda negaatif büyümeye devam ediyor. Türkiye, kur ve döviz manipülasyonlarına ve faiz lobisine karşı, Yerli Üretim ve Milli Ekonomi hamlelerini kararlılıkla sürdürecektir" açıklamaları yapılıyor. Dolar, Altın, Euro roket gibi. Her şey almış başını gidiyor. Ne hikmetse tüm olumlu açıklamalara rağmen uçuş hep ters yönde oluyor.
İşte birey ya da toplumların kendilerini Allah’a ihtiyaç hissetmeme tavrı içerisine girmeleri ve başkalarını küçük görerek tahkîr etmelerine ‘kibir’; bu sıfatın davranışlara yansımasına ‘tekebbür’; kendilerini büyük görme eylemine ‘istikbâr’; kendilerini büyük görerek seçkinci bir havaya girenlere de ‘müstekbir’ denilir.
Müstekbir’ler faaliyetlerinde izledikleri strateji baskı, korku ,sindirme, güç gösterisi, ezme, imtiyaz hakkı ve algı operasyonlarını devreye sokarak psikolojik açıdan tedirginlik oluşturmak suretiyle varlıklarını sürdürürler.
Kibir, büyüklük, ve müstekbirlik istikbarca bir davranıştan doğar. Büyüklük taslayanlar ve kendilerini üstün sayanlar toplumların kanayan yarasıdır. Büyüklük kompleksi toplumsal ayrışmayı ve sınıflandırmayı tetikleyen bir panzehirdir. İblisin tasladığı üstünlüğün ve isyanın bir yansıması.
Büyüklük taslamak bir ahlâk sorunudur. Önderlerin, liderlerin ve imtiyazlı kitlelerin düştüğü tarihsel bir kompleks. Müstekbirleri her yerde görmek mümkündür. Avam tabakasının en büyük regütatör unsurları Müstekbir’ler olmuş, bütün peygamberler müstekbir’leri karşılarında bulmuş.
Kibirli sözler, davranışlar, insanlara tepeden bakmalar, ihtişamlı yaşam, sınırsız servet ve lüks hayat istikbarcıların paradokslarıdır. Liderlerin ve şöhret sahiplerinin temel özelliğidir. Müstekbirler ve istikbarcılar öyle bir aşağılık kompleksine kapılırlar ki, karşısında alın teriyle çalışanlara tepeden bakarak hor görürler. Meyvenin, sebzenin ve gıdanın en iyisini yerler. Fakat onları üretenlere saygı duymazlar. Şatafatlı hayat sürerler, çalışanlarına yan gözle bakarlar.
Liderler ve avanesi kendilerini piramitin tepesinde zannederler. İnsanlara yüksekten bakarak sinek gibi görürler. Bildiklerini okumaya devam ederler. Kötü gidişat olduğunda suçu dışa ve zayıf grupların üzerine acımasızca atarlar. Bundan keyif alırlar. Adalete, hakkaniyete ve ahlâka hiç uymazlar. Kendi yaşam tarzlarına göre düzen ve dair çizerler. Düzene karşı gelenler ve dairenin dışında olanlar nankör ve hain ilan edilir.
Bu Müstekbir’ler hesaplarını bir gün Allah’a mutlaka verecek. Cezaları dünyada ve ahirette ortaya çıkacak. Adalet yerini bulacak. Mazlumun ahı zalim zümrelerden alınacak.
Kısacası görüleni ve görüleceği yazmak dini ve milli bir meseledir. Bu mahalle küresel ekonominin daralması, finansal çarkların kırılması ve dalgalanması, esnek kur sistemiyle faaliyet gösteren gelişmekte olan ülkelere de mali şoklar sürecek. Ekonomik krizin üzerine salgının maliyeti binince iktisadi faaliyetler ve mali davranışlar çok değişti.
Son günlerde döviz kurunun dalgalanması ve yükselmesi bir paradoks değildir. Enflasyona bağlı nominal veriler üzerinden senaryo çizenlerin getirdiği bir tablo. Bu şartlar ve koşullar stabil olduğu sürece döviz kurları ülkemizde çok yükselecek. Bu konuyu çok defa yazılarımda dile getirdim. Türkiye’nin dış borç kamburu neticesiyle döviz kuru (volatilitesi) çok artış gösterecek. Baskıcı ve geçici mali politikalar ile döviz artışlarını durdurmak yeterli olmayacak.
Dolar/ TL kuru iktisadi faaliyetlerden ve borçlardan dolayı 1 dolar 10 lira seviyesine çıkması ihtimaller dahilinde. Siyasal hükümetin uyguladığı ekonomik ve mali politikalar an itibariyle döviz kurunu tek başına durduracak güce sahip değil.
Küresel ekonominin ılımlı seyir göstermesi, ticari savaşların bitmesi ve küresel enflasyonun normalleşmesi durumunda uzun vadede piyasalara güven gelebilir. Aksi durumda Türkiye acısından krizler ve şoklar sürebilir. Dolar endeksinin yüksek olması yerel para birimlerini derinden etkiliyor.