DUYARSIZ İNSANLAR DEVLETE VE MİLLETE ZARAR
Cehalet büyük bir hastalık. Geçmişten günümüze kadar süren toplumsal çözümsüzlük. Kronik bir eğitimsel mesele. Sosyal bilimlerin yapısal başarısızlığı. Toplumların panzehiri. Miletlerin ortak başarısız paradigması. Çağdaş eğitim ve öğretimin dahi üstesinden gelemediği cehalet paradigması. Tüm bu sorunlar insanlığın ve erdemli olmanın önünde en büyük engel. Fesat olanın huzuru olmaz, alıngan olanın dostu olmaz, cahil olanın ne halt edeceği belli olmaz.
Sözde dindar olanların bu dine verdiği zarar ise çok büyük. Tarikat şeyhleri ve cemaat önderlerinin söylemleri ve uygulamaları büyük bir hezeyan. Davranışları lafügüzaftır.
Toplumların düşünüş biçimleri ,değerleri, inançları ve kaygılarının ortak negatif yönleri genelde aynı.. Toplumsal yaşama ve değer yargılarına etki eden değerler ve vasıflar son derece mühimdir.
Bireylerin veya milletlerin belli başlı meselelere karşı verdikleri ortak tepkiler ve yaklaşımlar. Ülkelerin salgına karşı düşünce biçimleri ve davranışlarının farklı yansıması büyük bir çelişki. Her topluluk bilimden ayrılarak kendi düşüncelerine özgü paradigma kuruyor. İrrasyonel ve mantıksız savunmalar türetiliyor. Kırsal kesimin soyut yapısal eylemleri rivayetlere dayalı masallar çoğu kez.
Dört milyon kişinin öldüğü ve milyonların hasta olduğu salgında topluluklar bilimi dehşete düşürecek inançlar ve davranışlar görülüyor. Cehaletin yoğun olduğu kırsal kesimlerde kuralsızlık ve duyarsızlık diz boyu. İnsanların canlarını riske atmak ve kurallara uymamak yöneticileri zora sokuyor. Devlete zarar veren de bunlar. İnadına bildiğini okuyan tipler. Keçi bile bazen daha efdal oluyor.
Bireylerin kendilerine özgü yaşam tarzları toplumsal vakalara sebebiyet verebiliyor. Algılar, hikayeler, rivayetler ve masallar üzerinden yaşam sürüyorlar. Umursamazlık ve dikkatsizlik çaresizliği beraberinde getiriyor. Koşullar ve şartlar böylece zorlaşıyor.
Kırsal kesimde yaşayanlar değişime ve bilimsel olgulara karşı hep ön yargılı olmuşlardır. Kültürel davranışlar ve örfler bazen bilimin önündeki en büyük paradoks. Bireyler bir sorunla karşılaştığında şifa kapısı olarak çeşitli mercilere ve inançlara sarılıyor. Falcılar, muska yazanlar, şeyhler, türbeler, kulaktan duyma bilgiler gibi vs…
Anadolu’da kurallara itaatsizlik ve riayetsizlik artış gösteriyor. Covid -19 vaka patlaması bir an meselesi. Virüslü olduğu halde toplum içerisinde gezenler ve çalışanlar büyük bir vebal altındalar.
Cahil ve virüslü bir birey topluluk içerisine katılarak 100 kişinin hasta ve mağdur olmasına sebep oluyor.
Töre toplamak için bu kadar vebale değer mi?
Kendi işini aşırmak için başkasının canının tehlikeye atıyor. Böyle bir vicdansızlık asla kabul edilemez. Bu bir hukuksal ve yargısal suçtur. Devlet gereğini yapmalıdır. Kim kime kasıtlı olarak bulaştırıyor ise, araştırılması ve deşifre edilmeli.
Devletin tüm yöneticilerinin ve sağlık birimlerinin koymuş olduğu kurallara ve önlemlere ivedilikle uyulması gerekir.