24 Mayıs 2017, 12:20 tarihinde eklendi

KAYMAK TRUMP'A

KAYMAK TRUMP'A

 Devletler kendi askeri ve ekonomik varlıkları kadar etkili ve güçlü olurlar. Uluslararası dengeler ve para politikalarına bakıldığında net olarak görebiliriz. Sermayenin ve paranın akışını dış politikalara bağlı olarak yön değiştirdiğini ve baskın olduğunu gelişmiş ülkelerin siyasi ve politik davranışlarından çıkarabiliriz. Kalkınma hızı yüksek olan ülkeler dış politikada ve ekonomik işlerde daha baskın oluyor. Sözleri fiili olarak daha etkili ve kabul görülüyor. Dünyadaki ekonomik dengeler onların siyasi ve ekonomik politikalarıyla değişir. Kapitalist sistemin temel felsefesinde ekonomik rant ve sömürü olduğu için her ülke adına ayrı ayrı ince politikalar dizayn edilir. Bir çok ülkenin iç sorunlarına müdahil olma, sorun çıkarma, sorun çözme ve hükümetlerini oluşturma gibi bir çok konuları tertip ederler. Uluslararası medyayı kontrol ederek çıkar ve menfaatleri doğrultusunda yayınlar yapılır. Para birimlerini tüm dünyada güçlü kılmak isterler. Döviz kurları aşağı ve yukarı yönde ayarlayarak ekonomik elde ederler. Bir çok ülkeyi devalüasyonun eşiğinde boğarak kalkınmasını ve ilerlemesini engel olurlar. Yüksek enflasyon ve fiyat artışlarıyla ülkeleri fakirleştirirler. Ekonomik krizleri ve darlığı sınırlı bir şekilde idare ederler. Uluslararası emtia ve enerji fiyatlarını ülkelerindeki yatırımcıların ve borsanın istikameti ve lehinde yönetirler. Bir çok ülkeyi yüksek faiz oranlarıyla fakirleştirerek hükümetleri borç bataklığına iterler. Kendi menfaatleri doğrultusunda illegal örgütlere destek vererek anti demokratik darbelerin arka perdesinde dururlar. Tüm bu olayları göz önünde bulundurursak Trump’ın Suud ziyaretindeki 380 milyar dolarlık anlaşmanın arkasındaki esareti ve korkuyu görebiliriz. Türkiye’nin yıllık dış ticaret hacmi kadar bir bedeli Trump’a verdiler. Bir İslam ülkesinin bu ziyareti yüzyılın tarihi buluşması olarak adlandırarak büyük ekonomik anlaşmalar yapması ; bizim dış politikada çok başarılı çizgi çizmediğimizin bir işaretidir. 150 milyar dolarlık dış ticaret kaybını son 3 yılda yaşadık. Milli menfaatleri ve dış politikayı siyasetin malzemesi yaparak meydanlara indirilmesi ve polimiklerin yaşanması ciddi kayıplara neden oldu. Suud kralının Türkiye’ye ziyaretine bir bakalım. Gösterdiğimiz ilgi ve alaka karşısında ülkemizi değil bizim düşmanlarımızı tercih etmişlerdir. İş bağlantılarını Trump’a verdiler. Bizi tercih etmediler. Orta doğudaki savaşlar karşısında ülkemizde bulunan 5 milyon Müslüman Arap Halkı Türk milletinin yardım ve vergisiyle barınıyor. Arap baharını çıkaran ve onları öldüren bu ülkeler değil mi ? Başlarına ağır silahlar ve tanklarla ve toplarla saldıran bu batılı ülkeler değil mi .? Denizlerde teklerde ve botlarda boğulan ve ölen hangi halk.? Irak , Suriye, Libya, Tunus Yemen ve Bahreyn’de savaşları kim çıkardı ve hangi ülkelerin uçakları onların semalarında bomba yağdırıyor.? Bu nasıl bir müslümanlık ve kardeşlik anlayışıdır ki ırkınızı öldürenlerle anlaşma yapıyorsunuz. Katillere madalya takıyorsunuz ve bayraklarla cadde ve sokaklarınızı donatıyorsunuz. Başınıza bomba yağdıranlara madalya takıyorsunuz. ? Bu kadar bela ve musibetlerin olduğu bir dönemde TÜRKİYE’Yİ neden tercih etmiyorsunuz.? İnananlar kardeştir. Müslüman Müslümanın kardeşidir Küfür ve şirk milleti sadece birbirlerinin dostudur. Neden küfür milletiyle bu kadar samimisiniz.? Nerede din ,? Nerede sünnet ? Nerede İslam ? Bizler sizlerin halkını burada beslerken büyük yatırımları batılı ülkelere vermeniz kabul edilemez. Irak’dan Suriye’den göç eden halklara karşı kapılarınızı kapadınız. Öyle bir gün gelebilir ki bu savaşların merkezinde olabilirsiniz. Hepiniz ölümün peçesinde olabilirsiniz. Bu verdiğiniz paralar sizlerin başına tank ve top olarak geri dönebilir. Tövbe ediniz. Yol yarıda iken geri dönünüz. Gittiğiniz yol, yol değildir. Osmanlıya sahip çıksaydınız belki bu savaşlar bu kutsal topraklarda olmazdı. 100 yıllık bir tarihte savaşların merkezinde kaldınız. Sahipsiz Mescidi Aksa ağlıyor. Siz zevk ve sefa içerisinde yaşam sürüyorsunuz. Unutmayın ölenler ve aç boğulanlar sizlerin komşuları ve kardeşlerinizdir. Müslüman ülkelerin inişli ve çıkışlı siyasetine güvenerek batıyla sürekli dalaşmak real politika olamaz. Ümmet bilincine saygı duymayan ve destek vermeyen ülkelerle ciddi siyaset yapılamaz.

BİR CEVAP YAZ

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Doldurulması zorunlu alanlar işaretlendi *